[ARTI STÜDYO]

Multidisipliner grafik tasarım stüdyosu Artı Stüdyo, TANI koleksiyonunun yeni serisinde yer aldı. Artı Stüdyo ve ekibini daha yakından tanımak için bu içeriği okuyabilirsiniz. ☻ ☻ ☻

1.) Artı Stüdyo kısaca nedir? Ne tarz işler yapar? Nasıl bir tavrı vardır?
1.) Artı Stüdyo kısaca nedir? Ne tarz işler yapar? Nasıl bir tavrı vardır?
1.) Artı Stüdyo kısaca nedir? Ne tarz işler yapar? Nasıl bir tavrı vardır?

Artı Stüdyo; Aksel Ceylan ve Kaan Duygu’nun kurduğu, akıl, kalp ve yeteneğin birleşiminden doğan güce inanan; parçası olduğu her projenin merkezine mutlaka zekâ parıltısı taşıyan bir hikâye yerleştiren, multidisipliner bir grafik tasarım stüdyosudur. İster kapsamlı bir marka kimliği, ister yalnızca bir poster olsun, her tasarım öğesinin en küçük detayına kadar özen göstermenin, bu detayların birleşerek yaratacağı bütün üzerinde büyük bir etkisi olduğuna inanır. Yoğunluklu olarak görsel kimlik tasarımına odaklansa da, vizyonuyla örtüşen tüm yaratıcı disiplinlerde işler üretir. Ana hedefi; her projeye anlam, değer ve görsel estetik katmaktır. İsmini de özünde buradan alır.

Artı Stüdyo; Aksel Ceylan ve Kaan Duygu’nun kurduğu, akıl, kalp ve yeteneğin birleşiminden doğan güce inanan; parçası olduğu her projenin merkezine mutlaka zekâ parıltısı taşıyan bir hikâye yerleştiren, multidisipliner bir grafik tasarım stüdyosudur. İster kapsamlı bir marka kimliği, ister yalnızca bir poster olsun, her tasarım öğesinin en küçük detayına kadar özen göstermenin, bu detayların birleşerek yaratacağı bütün üzerinde büyük bir etkisi olduğuna inanır. Yoğunluklu olarak görsel kimlik tasarımına odaklansa da, vizyonuyla örtüşen tüm yaratıcı disiplinlerde işler üretir. Ana hedefi; her projeye anlam, değer ve görsel estetik katmaktır. İsmini de özünde buradan alır.

2.) Stüdyonuzun kültürü ve ekip içi iş birliği nasıl şekilleniyor?
2.) Stüdyonuzun kültürü ve ekip içi iş birliği nasıl şekilleniyor?
2.) Stüdyonuzun kültürü ve ekip içi iş birliği nasıl şekilleniyor?

Çıkan işlerin kalitesinin ve ruhunun kültürümüzü kendiliğinden oluşturduğuna inanıyoruz. Ekip içi iş birliği ile ilgili olarak ise bizim cevaplarımız yerine, çalışma arkadaşlarımızdan bir yanıt almanın daha objektif olabileceğini düşündük. Ekibimizin son üyesi, tasarımcılarımızdan Eda Kanmaz’ın cümlelerine dokunmadan iletiyoruz:

“Artı Stüdyo’nun kültürüyle ilgili en çok dikkatimi çeken şey, tamamen uzaktan çalışan bir stüdyo olmasına rağmen kolektif bağların oldukça güçlü olması. Sürekli iletişim hâlinde olduğumuz, projelerin süreçlerinde birbirimize danıştığımız bir ortam var. Bir projeyi bireysel olarak tek bir kişi yürütüyor olsa bile, sürecinden hepimiz haberdar oluyor, gelişimini birlikte takip edebiliyoruz. Projeler dışında, toplantılarımızda gündemden ve günlük hayattan da konuştuğumuz için uzaktan çalışmanın yarattığı mesafeyi minimuma indirdiğimizi düşünüyorum.”

Çıkan işlerin kalitesinin ve ruhunun kültürümüzü kendiliğinden oluşturduğuna inanıyoruz. Ekip içi iş birliği ile ilgili olarak ise bizim cevaplarımız yerine, çalışma arkadaşlarımızdan bir yanıt almanın daha objektif olabileceğini düşündük. Ekibimizin son üyesi, tasarımcılarımızdan Eda Kanmaz’ın cümlelerine dokunmadan iletiyoruz:

“Artı Stüdyo’nun kültürüyle ilgili en çok dikkatimi çeken şey, tamamen uzaktan çalışan bir stüdyo olmasına rağmen kolektif bağların oldukça güçlü olması. Sürekli iletişim hâlinde olduğumuz, projelerin süreçlerinde birbirimize danıştığımız bir ortam var. Bir projeyi bireysel olarak tek bir kişi yürütüyor olsa bile, sürecinden hepimiz haberdar oluyor, gelişimini birlikte takip edebiliyoruz. Projeler dışında, toplantılarımızda gündemden ve günlük hayattan da konuştuğumuz için uzaktan çalışmanın yarattığı mesafeyi minimuma indirdiğimizi düşünüyorum.”

3.) Deneysel çalışmalarınızda hata yapma payınız var mı? Mesela başarısız olmaktan korkmadan denediğiniz, sonunda bambaşka bir şeye dönüşen bir proje oldu mu?
3.) Deneysel çalışmalarınızda hata yapma payınız var mı? Mesela başarısız olmaktan korkmadan denediğiniz, sonunda bambaşka bir şeye dönüşen bir proje oldu mu?
3.) Deneysel çalışmalarınızda hata yapma payınız var mı? Mesela başarısız olmaktan korkmadan denediğiniz, sonunda bambaşka bir şeye dönüşen bir proje oldu mu?

Üzerinde çalıştığımız projeleri “deneysel” ya da “deneysel olmayan” şeklinde kategorize etmiyoruz; hepsine aynı metodolojiyle yaklaşıyor, her birinin kendi kapsamındaki potansiyelini ortaya çıkarmayı önceliklendiriyoruz. Hata payını minimuma indirmek ve global ölçekte güçlü bir görsel estetik yakalayabilmek için fazladan özen göstermeye dikkat ediyoruz.

Doğru bir briefing süreci geçirdiğimiz ve müşterimizle ortak bir vizyon oluşturabildiğimiz sürece, başarısızlıktan korkmak için bir neden kalmayacağına inanıyoruz. Hatta bizim için, müşterilerimizi onlar için doğru olduğuna inandığımız noktalara birlikte ulaşmaya ikna edebilmek, ortaya çıkan iş kadar değerli.

Buna iyi bir örnek olarak Bonne Nuit’i verebiliriz. Rebranding sürecine dört yıl önce başladığımızda, müşterimizin yaklaşımı bizim hayal ettiğimizden oldukça farklıydı. Örneğin, kraft kâğıt üzerine tek renk baskı gibi daha sade ve geleneksel tercihler ön plandaydı. Ancak uzun görüşmeler ve karşılıklı güven sayesinde, renk ve illüstrasyonu sahiplenmenin onları pazarda daha güçlü şekilde farklılaştıracağı konusunda ortak bir bakış geliştirdik. O günden bu yana Kaan’ın yaratıcı liderliğinde, birlikte onlarca ürün tasarladık. Her bir ambalajın bir “artwork” olarak ele alındığı ve içerisindeki çikolatalar kadar markaya değer kattığı bambaşka bir projeye dönüştü. Hâlâ yeni paketler tasarlamaya ve büyük bir uyumla birlikte çalışmaya devam ettiğimiz en kıymetli müşterilerimizden biri. Bunun temel sebebi ise başarısızlıktan korkmak yerine, ortak bir hayal ve vizyon etrafında birlikte cesaretle hareket edebiliyor olmamız.

Üzerinde çalıştığımız projeleri “deneysel” ya da “deneysel olmayan” şeklinde kategorize etmiyoruz; hepsine aynı metodolojiyle yaklaşıyor, her birinin kendi kapsamındaki potansiyelini ortaya çıkarmayı önceliklendiriyoruz. Hata payını minimuma indirmek ve global ölçekte güçlü bir görsel estetik yakalayabilmek için fazladan özen göstermeye dikkat ediyoruz.

Doğru bir briefing süreci geçirdiğimiz ve müşterimizle ortak bir vizyon oluşturabildiğimiz sürece, başarısızlıktan korkmak için bir neden kalmayacağına inanıyoruz. Hatta bizim için, müşterilerimizi onlar için doğru olduğuna inandığımız noktalara birlikte ulaşmaya ikna edebilmek, ortaya çıkan iş kadar değerli.

Buna iyi bir örnek olarak Bonne Nuit’i verebiliriz. Rebranding sürecine dört yıl önce başladığımızda, müşterimizin yaklaşımı bizim hayal ettiğimizden oldukça farklıydı. Örneğin, kraft kâğıt üzerine tek renk baskı gibi daha sade ve geleneksel tercihler ön plandaydı. Ancak uzun görüşmeler ve karşılıklı güven sayesinde, renk ve illüstrasyonu sahiplenmenin onları pazarda daha güçlü şekilde farklılaştıracağı konusunda ortak bir bakış geliştirdik. O günden bu yana Kaan’ın yaratıcı liderliğinde, birlikte onlarca ürün tasarladık. Her bir ambalajın bir “artwork” olarak ele alındığı ve içerisindeki çikolatalar kadar markaya değer kattığı bambaşka bir projeye dönüştü. Hâlâ yeni paketler tasarlamaya ve büyük bir uyumla birlikte çalışmaya devam ettiğimiz en kıymetli müşterilerimizden biri. Bunun temel sebebi ise başarısızlıktan korkmak yerine, ortak bir hayal ve vizyon etrafında birlikte cesaretle hareket edebiliyor olmamız.

4.) Sürdürülebilir görsel çözümler üretme konusundaki yaklaşımınız nedir? Projelerinizde sürdürülebilirliği nasıl ele alıyor ve bunu tasarımlarınıza nasıl entegre ediyorsunuz?
4.) Sürdürülebilir görsel çözümler üretme konusundaki yaklaşımınız nedir? Projelerinizde sürdürülebilirliği nasıl ele alıyor ve bunu tasarımlarınıza nasıl entegre ediyorsunuz?
4.) Sürdürülebilir görsel çözümler üretme konusundaki yaklaşımınız nedir? Projelerinizde sürdürülebilirliği nasıl ele alıyor ve bunu tasarımlarınıza nasıl entegre ediyorsunuz?

Tasarladığımız görsel kimliklerin bizden bağımsız da güçlü bir şekilde varlıklarını sürdürebilmelerini önemsiyoruz. Bu her zaman tamamen mümkün olmasa da, bunu sağlayabilmek için elimizden geleni yapmak, tasarım sürecinin kendisi kadar önemli bizim için.


Proje kapanışlarında teslim ettiğimiz brand guideline’lar, yalnızca temel kuralları değil, potansiyel senaryoları da öngörüp henüz sorun oluşmadan çözüm sunacak şekilde hazırlanıyor. Bu dokümanlar çoğu zaman neredeyse ansiklopedik bir kapsama sahip oluyor. Eğer müşterimizin bu guideline’ları kullanacak bir tasarımcı ya da tasarım ekibi varsa, mutlaka birden fazla görüşme yaparak birlikte üzerinden geçtiğimiz, anlaşıldığından ve doğru aktarılacağından emin olduğumuz bir oryantasyon süreci yürütüyoruz. Cosmopolitan Türkiye gibi yayın hayatını yoğun bir frekansta sürdüren projelerdeyse, görsel kimliği temellendirirken, o kimliği uzun vadede uygulayacak tasarım ekibini de müşterimizle birlikte kurulum aşamasında oluşturuyoruz. Bizim dahiliyetimiz sona erdiğinde de markanın kurduğumuz çerçevede sürdürülebilir bir şekilde ilerlemesini desteklemeye devam ediyoruz. Kimi zaman bu özgürleşme süreçlerinde ufak yol kazaları yaşanabiliyor elbette. Ama bu da (tıpkı bireylerde olduğu gibi) kendi ayakları üzerinde durmak isteyen her markanın göze alması ve tolere etmesi gereken sürecin bir parçası.

Tasarladığımız görsel kimliklerin bizden bağımsız da güçlü bir şekilde varlıklarını sürdürebilmelerini önemsiyoruz. Bu her zaman tamamen mümkün olmasa da, bunu sağlayabilmek için elimizden geleni yapmak, tasarım sürecinin kendisi kadar önemli bizim için.


Proje kapanışlarında teslim ettiğimiz brand guideline’lar, yalnızca temel kuralları değil, potansiyel senaryoları da öngörüp henüz sorun oluşmadan çözüm sunacak şekilde hazırlanıyor. Bu dokümanlar çoğu zaman neredeyse ansiklopedik bir kapsama sahip oluyor. Eğer müşterimizin bu guideline’ları kullanacak bir tasarımcı ya da tasarım ekibi varsa, mutlaka birden fazla görüşme yaparak birlikte üzerinden geçtiğimiz, anlaşıldığından ve doğru aktarılacağından emin olduğumuz bir oryantasyon süreci yürütüyoruz. Cosmopolitan Türkiye gibi yayın hayatını yoğun bir frekansta sürdüren projelerdeyse, görsel kimliği temellendirirken, o kimliği uzun vadede uygulayacak tasarım ekibini de müşterimizle birlikte kurulum aşamasında oluşturuyoruz. Bizim dahiliyetimiz sona erdiğinde de markanın kurduğumuz çerçevede sürdürülebilir bir şekilde ilerlemesini desteklemeye devam ediyoruz. Kimi zaman bu özgürleşme süreçlerinde ufak yol kazaları yaşanabiliyor elbette. Ama bu da (tıpkı bireylerde olduğu gibi) kendi ayakları üzerinde durmak isteyen her markanın göze alması ve tolere etmesi gereken sürecin bir parçası.

5.) Cumhuriyetin 100. yılı için Galatasaray’a özel bir logo tasarladınız. Tarihî ve kolektif bir belleğe sahip bir marka için çalışırken, geçmiş ile bugünü dengede tutmak nasıl bir süreçti? Modern bir dokunuş eklerken, geleneksel unsurları korumak adına nasıl kararlar aldınız?
5.) Cumhuriyetin 100. yılı için Galatasaray’a özel bir logo tasarladınız. Tarihî ve kolektif bir belleğe sahip bir marka için çalışırken, geçmiş ile bugünü dengede tutmak nasıl bir süreçti? Modern bir dokunuş eklerken, geleneksel unsurları korumak adına nasıl kararlar aldınız?
5.) Cumhuriyetin 100. yılı için Galatasaray’a özel bir logo tasarladınız. Tarihî ve kolektif bir belleğe sahip bir marka için çalışırken, geçmiş ile bugünü dengede tutmak nasıl bir süreçti? Modern bir dokunuş eklerken, geleneksel unsurları korumak adına nasıl kararlar aldınız?

“Cumhuriyetin 100’ü Galatasaray” kampanyası bizim için gerçekten çok özel bir yere sahip. Artı Stüdyo’yu kurduğumuzu resmi olarak duyurduktan sonra aldığımız ilk brief olması, özellikle Aksel’in Galatasaray ile çocukluktan gelen derin duygusal bağı ve Galatasaray’ın global boyuttaki devasa etki alanı gibi tüm çerçeve göz önüne alındığında bu denklemden unutulmaz bir proje ortaya çıkacağının işaretleri en baştan beri vardı.


Galatasaray’ın logosu zaten kendi başına olağanüstü bir geometriye, dengeye ve minimalizme sahip. Yalnızca tipografiden oluşmasına rağmen asla demodeleşmiyor. Temel yapısı doğru şekilde incelendiğinde birlikte çalışmaya rahatça adapte olabilen bir logo –ki biz de bunu yaptık. 100. yılda diğer bir çok markanın yaptığı gibi logonun müsait bir yerine Türk bayrağı iliştirmeye çalışmak yerine, logonun kendi akışına müdahale etmeden, bize verdiği işaretleri takip ettik. G harfinin tam yuvarlaklığı sayesinde 100 sayısını, S’nin yerleşimi sayesinde ise Türk bayrağını (TBMM’ye ilk asıldığı versiyonuyla) nereye koymamız gerektiği neredeyse barizdi. Eklediğimiz 1 rakamı da G ve S’nin anatomisini destekleyince, ortaya olabildiğince çabasız görünen ama tüm görsel öğelerin de yerlerini buldukları bir logo çıktı.


“Cumhuriyetin 100’ü Galatasaray” tipografisi için ise rastgele bir font seçmek yerine, tarihimizin ve kolektif görsel hafızamızın önemli sembollerinden biri olan, Kurtuluş Savaşı sonrası halkın ellerinde taşıdığı “Cumhuriyeti biz böyle kazandık” pankartındaki yazı karakterlerini modernize ederek kullandık.


Kulüp yönetiminin ve 100. yıl komitesinin desteği, futbol takımının rekorlarla dolu ve şampiyonlukla tamamlanan iki sezonu ile taraftarların logoya gösterdiği olağanüstü sahiplenme birleşince, briefi ilk aldığımızda hayal ettiğimizden bile daha özel bir yere evrildi ve bizim için her yönüyle unutulmaz bir iş oldu.

“Cumhuriyetin 100’ü Galatasaray” kampanyası bizim için gerçekten çok özel bir yere sahip. Artı Stüdyo’yu kurduğumuzu resmi olarak duyurduktan sonra aldığımız ilk brief olması, özellikle Aksel’in Galatasaray ile çocukluktan gelen derin duygusal bağı ve Galatasaray’ın global boyuttaki devasa etki alanı gibi tüm çerçeve göz önüne alındığında bu denklemden unutulmaz bir proje ortaya çıkacağının işaretleri en baştan beri vardı.


Galatasaray’ın logosu zaten kendi başına olağanüstü bir geometriye, dengeye ve minimalizme sahip. Yalnızca tipografiden oluşmasına rağmen asla demodeleşmiyor. Temel yapısı doğru şekilde incelendiğinde birlikte çalışmaya rahatça adapte olabilen bir logo –ki biz de bunu yaptık. 100. yılda diğer bir çok markanın yaptığı gibi logonun müsait bir yerine Türk bayrağı iliştirmeye çalışmak yerine, logonun kendi akışına müdahale etmeden, bize verdiği işaretleri takip ettik. G harfinin tam yuvarlaklığı sayesinde 100 sayısını, S’nin yerleşimi sayesinde ise Türk bayrağını (TBMM’ye ilk asıldığı versiyonuyla) nereye koymamız gerektiği neredeyse barizdi. Eklediğimiz 1 rakamı da G ve S’nin anatomisini destekleyince, ortaya olabildiğince çabasız görünen ama tüm görsel öğelerin de yerlerini buldukları bir logo çıktı.


“Cumhuriyetin 100’ü Galatasaray” tipografisi için ise rastgele bir font seçmek yerine, tarihimizin ve kolektif görsel hafızamızın önemli sembollerinden biri olan, Kurtuluş Savaşı sonrası halkın ellerinde taşıdığı “Cumhuriyeti biz böyle kazandık” pankartındaki yazı karakterlerini modernize ederek kullandık.


Kulüp yönetiminin ve 100. yıl komitesinin desteği, futbol takımının rekorlarla dolu ve şampiyonlukla tamamlanan iki sezonu ile taraftarların logoya gösterdiği olağanüstü sahiplenme birleşince, briefi ilk aldığımızda hayal ettiğimizden bile daha özel bir yere evrildi ve bizim için her yönüyle unutulmaz bir iş oldu.

6.) Artı Stüdyo'nun yaratıcı sürecinde "olmazsa olmaz" dediğiniz bir ritüel var mı?
6.) Artı Stüdyo'nun yaratıcı sürecinde "olmazsa olmaz" dediğiniz bir ritüel var mı?
6.) Artı Stüdyo'nun yaratıcı sürecinde "olmazsa olmaz" dediğiniz bir ritüel var mı?

Proje ne olursa olsun, en çok önemsediğimiz “olmazsa olmaz” kısım, brief aşaması oluyor. Projeye başlarken önce müşterimize, sonra da kendimize sorduğumuz sorular; bu soruların bizi götürdüğü ya da uzaklaştırdığı yerler ve ortaya çıkacak işten nasıl bir mesaj algılanacağına dair merakımız, sürecin en ağır yükünü taşıyan kısım.


Tüm bu aşamaları dikkatle ele aldığımızda, sürecin sonunda ulaştığımız nokta, zaten yol boyunca kendimize sorduğumuz tüm kritik sorulardan sağ çıkabilmiş ve mümkün olan en rafine görsel çözümleri bize vermiş oluyor.

Proje ne olursa olsun, en çok önemsediğimiz “olmazsa olmaz” kısım, brief aşaması oluyor. Projeye başlarken önce müşterimize, sonra da kendimize sorduğumuz sorular; bu soruların bizi götürdüğü ya da uzaklaştırdığı yerler ve ortaya çıkacak işten nasıl bir mesaj algılanacağına dair merakımız, sürecin en ağır yükünü taşıyan kısım.


Tüm bu aşamaları dikkatle ele aldığımızda, sürecin sonunda ulaştığımız nokta, zaten yol boyunca kendimize sorduğumuz tüm kritik sorulardan sağ çıkabilmiş ve mümkün olan en rafine görsel çözümleri bize vermiş oluyor.

7.) Tipografi, renk kullanımı, illüstrasyon gibi farklı alanlarda üretim yapıyorsunuz. Sizin için tasarımda en ‘cesur’ hamle nedir? Tasarımcıyı konfor alanından çıkaran şey ne olmalı?

Yaptığımız işin özünde iletişim olduğunu unutmamak gerekiyor. “Cesaret” gibi kavramlar sanatta çok değerli olsa da, iletişimde ancak fayda sağladığında başvurulması gereken araçlar arasında yer alıyor.


Bizim “cesaret” olarak gördüğümüz şey, bizimle yola çıkmış olan müşterilerimizi kendilerinin bile tahmin edemediği bir seviyeye kendi istekleriyle taşıyabilmek anlamına geliyor. Bir müşteri için devrimsel denebilecek düzeyde cesaret gerektiren bir karar, bir diğer müşteri için her gün alınan sıradan kararlardan biri olabiliyor. Dolayısıyla her müşterinin “cesaret” kavramıyla olan ilişkisini o müşteri özelinde değerlendirmek ve hangi kararın cesur olacağına karar verebilmek önemli. Bizim hedefimiz; bize güvenen müşterilerimizi önce anlayıp sonra da ellerinden tutarak onları onlar için zor da olsa daha değerli yerlere birlikte götürebilmek.


Bize her projede konfor alanımızdan çıkma motivasyonu veren şey de bu aslında. Aksi takdirde, aynı denklemleri farklı markalara uygulayan; hazır kodları, belirli algoritmalarla öngörülebilir sonuçlara dönüştüren bir yapay zekadan farkımız kalmazdı.

7.) Tipografi, renk kullanımı, illüstrasyon gibi farklı alanlarda üretim yapıyorsunuz. Sizin için tasarımda en ‘cesur’ hamle nedir? Tasarımcıyı konfor alanından çıkaran şey ne olmalı?

Yaptığımız işin özünde iletişim olduğunu unutmamak gerekiyor. “Cesaret” gibi kavramlar sanatta çok değerli olsa da, iletişimde ancak fayda sağladığında başvurulması gereken araçlar arasında yer alıyor.


Bizim “cesaret” olarak gördüğümüz şey, bizimle yola çıkmış olan müşterilerimizi kendilerinin bile tahmin edemediği bir seviyeye kendi istekleriyle taşıyabilmek anlamına geliyor. Bir müşteri için devrimsel denebilecek düzeyde cesaret gerektiren bir karar, bir diğer müşteri için her gün alınan sıradan kararlardan biri olabiliyor. Dolayısıyla her müşterinin “cesaret” kavramıyla olan ilişkisini o müşteri özelinde değerlendirmek ve hangi kararın cesur olacağına karar verebilmek önemli. Bizim hedefimiz; bize güvenen müşterilerimizi önce anlayıp sonra da ellerinden tutarak onları onlar için zor da olsa daha değerli yerlere birlikte götürebilmek.


Bize her projede konfor alanımızdan çıkma motivasyonu veren şey de bu aslında. Aksi takdirde, aynı denklemleri farklı markalara uygulayan; hazır kodları, belirli algoritmalarla öngörülebilir sonuçlara dönüştüren bir yapay zekadan farkımız kalmazdı.

8.) Tasarımlarınızın sadece göze değil, duyulara ve hafızaya da hitap etmesini amaçlıyorsunuz. Sizce bir tasarımın "unutulmaz" olması için en önemli unsur nedir?
8.) Tasarımlarınızın sadece göze değil, duyulara ve hafızaya da hitap etmesini amaçlıyorsunuz. Sizce bir tasarımın "unutulmaz" olması için en önemli unsur nedir?

Bu soruya tek ve basit bir cevap vermek pek mümkün değil. “Unutulmaz” denebilecek bir tasarım, çok ender bulunabilen bir formül. Aslında birçok bileşeni tanımlı ama tüm bunların doğru miktarlarda bir araya gelebilmesi yine de çok zor. Kontrol edilmesi çok güç olan, çok fazla bilinmezin aynı anda doğru şekilde denk gelmesi gerekiyor.

En başta doğru bir müşteri, ardından doğru bir brief, doğru bir yaratıcı ekip, doğru bir çözüm, doğru bir iletişim planı, doğru frekansta ve sıklıkta bir aktarım… Ortak bir vizyon, yeterli zaman, yeterli kaynak, ortak duygular —ve tabii bir miktar şans.

Yani önce tüm gezegenlerin hizalanması gerek. Tüm bunlar olurken siz de hazırsanız, belki bir ihtimal unutulmaz bir iş çıkabiliyor. Hele ki dikkat seviyelerimizin korkunç derecelerde olduğu bugünlerde, bir şeyin gerçekten “unutulmaz” olması neredeyse mucizevi bir olaya tanıklık etmek gibi. Ama imkânsız değil.

Bu soruya tek ve basit bir cevap vermek pek mümkün değil. “Unutulmaz” denebilecek bir tasarım, çok ender bulunabilen bir formül. Aslında birçok bileşeni tanımlı ama tüm bunların doğru miktarlarda bir araya gelebilmesi yine de çok zor. Kontrol edilmesi çok güç olan, çok fazla bilinmezin aynı anda doğru şekilde denk gelmesi gerekiyor.

En başta doğru bir müşteri, ardından doğru bir brief, doğru bir yaratıcı ekip, doğru bir çözüm, doğru bir iletişim planı, doğru frekansta ve sıklıkta bir aktarım… Ortak bir vizyon, yeterli zaman, yeterli kaynak, ortak duygular —ve tabii bir miktar şans.

Yani önce tüm gezegenlerin hizalanması gerek. Tüm bunlar olurken siz de hazırsanız, belki bir ihtimal unutulmaz bir iş çıkabiliyor. Hele ki dikkat seviyelerimizin korkunç derecelerde olduğu bugünlerde, bir şeyin gerçekten “unutulmaz” olması neredeyse mucizevi bir olaya tanıklık etmek gibi. Ama imkânsız değil.

9.) İlerleyen zamanlarda bizi ne gibi projeler bekliyor?
9.) İlerleyen zamanlarda bizi ne gibi projeler bekliyor?

Türkiye dışındaki projelerimizi (özellikle Amerika’dakileri) artırmayı, New York’ta bir ofis açmayı ve global tasarım sektörüne adım adım girmeyi hedefliyoruz. Henüz gerçekten çok genç bir stüdyoyuz ama tüm ekip olarak ortak kurduğumuz hayallerimiz var. Bu nedenle dahil olduğumuz projeleri, global ölçekte de merak uyandırabilecek nitelikte seçmeye özen gösteriyoruz.

Örneğin geçtiğimiz aylarda San Francisco’daki TED AI konferansı için bir logo tasarladık. Yakın zamanda duyuracağımız, okuma çağındaki çocuklara yönelik okumayı destekleyici, illüstrasyonlarla dolu bir zaman yolculuğu temalı kutu oyunu projemiz var. Amerika menşeili, henüz detaylarını paylaşamadığımız, patentli bir saç kesim aletinin görsel kimliği üzerinde çalışıyoruz. Bonne Nuit için ise her zamanki çalışmalarımıza ek olarak, içmimarisini de üstlendiğimiz deneyim odaklı bir konsept dükkân yolda.

Özetle; hem müşterilerimizin hem de bizim sınırlarımızı genişletecek tüm projeler ilgimizi çekiyor.

Türkiye dışındaki projelerimizi (özellikle Amerika’dakileri) artırmayı, New York’ta bir ofis açmayı ve global tasarım sektörüne adım adım girmeyi hedefliyoruz. Henüz gerçekten çok genç bir stüdyoyuz ama tüm ekip olarak ortak kurduğumuz hayallerimiz var. Bu nedenle dahil olduğumuz projeleri, global ölçekte de merak uyandırabilecek nitelikte seçmeye özen gösteriyoruz.

Örneğin geçtiğimiz aylarda San Francisco’daki TED AI konferansı için bir logo tasarladık. Yakın zamanda duyuracağımız, okuma çağındaki çocuklara yönelik okumayı destekleyici, illüstrasyonlarla dolu bir zaman yolculuğu temalı kutu oyunu projemiz var. Amerika menşeili, henüz detaylarını paylaşamadığımız, patentli bir saç kesim aletinin görsel kimliği üzerinde çalışıyoruz. Bonne Nuit için ise her zamanki çalışmalarımıza ek olarak, içmimarisini de üstlendiğimiz deneyim odaklı bir konsept dükkân yolda.

Özetle; hem müşterilerimizin hem de bizim sınırlarımızı genişletecek tüm projeler ilgimizi çekiyor.

10.) Bu koleksiyonumuza bir cümleyle iz bırakmanızı isteyeceğiz. Son cümlenizi bizimle paylaşır mısınız?
10.) Bu koleksiyonumuza bir cümleyle iz bırakmanızı isteyeceğiz. Son cümlenizi bizimle paylaşır mısınız?

Her şey çok güzel olacak.

Her şey çok güzel olacak.

SONRAKİ

SONRAKİ

ÇAĞAN T. OKUYAN

ÇAĞAN T. OKUYAN